25.9.14

En Değerli Besin: Anne Sütü

Merhaba hayatına her gün bir fazla sağlık katanlar veya bunu başarmak için direnenler, yılmayanlar :)
Ben de bugünler de güzel alışkanlıklar kazanıp, sağlıklı hareketleri hayatıma dahil etmek için fazladan çaba harcıyorum sizler gibi.
Bugünler benim için alışkanlık kazanma günleri sevgili okurlar.
Bir önceki yazımız bildiğiniz üzere ''Kalsiyum'' ile ilgiliydi.
O yazıyı yazma sebebim biraz da kendime süt içme alışkanlığı kazandırmak içindi itiraf etmek gerekirse :))
Çünkü sütle aram fena olmasa bile her gün 2 bardak süt içtiğim olmamıştı bu zamana dek. Unutmak bahanesi vardı hep.
Taa ki ''Kalsiyum'' yazımı yayınlayana dek.
İşe de yarıyor bence böyle teşvikler çünkü yazıyı yazdığımdan bu yana her sabah ve gece sütümü aksatmadan içiyorum. Hem de bundan büyük keyif alıyorum, umarım sizler için de durum böyle güzel ve keyiflidir diyor bugünün yazısıyla ilgili konuşmaya başlıyorum :)

Süt ve kalsiyum demişken, bu yazıda da en güzel ve en değerli besin olan anne sütünden bahsedeyim istedim sizlere.
Evet bugünün anlam ve önemini belirten başlık bu.

ANNE SÜTÜ



Ortalama 9 aylık bir hamilelik sürecinden sonra bebeğinize kavuştunuz, onu kucağınıza aldınız. Yani anne karnı dönemi sona erdi ve anne kucağı dönemi başladı bebeğiniz için.
Bebeğiniz uzun bir yoldan geldi, dünyaya gözlerini açtı ve karnı da acıktı.
Ne yapacaksınız?
Kimi eski inanışlara göre bebeğin kan şekeri düşmesin diye dünyaya gelir gelmez şekerli su verilirmiş. Hatta yemek suları, çorbalar vs. gibi besinler verenler de varmış.
Ancak kesinlikle sizler böyle bir şey yapmayacaksınız.

Anne sütü en değerli besin bebeğiniz için. Doğumdan sonraki ilk bir kaç saat içinde bebeğinizi ''ilk sütünüz'' ile yani kolostrum dediğimiz ağ sütü ile beslemelisiniz.

Peki kolostrum niçin önemli?Araştırmalar kolostrumun kan ile normal süt arasında bir geçiş maddesi olduğunu göstermiştir.
 Antikorlar, vitamin ve mineraller yönünden son derece zengindir.
Bebeğin kolostrumu tüketmesi onu ileri de bir çok mide-bağırsak hastalığına karşı koruyacaktır.

Kolostrum, antikordan zengin içeriği ile enfeksiyonlara ve alerjilere karşı korur.
Kolostrum, müshil etkisi ile mekonyumu (yenidoğanın kalın bağırsak içeriği) temizler ve sarılığın önlenmesine yardımcı olur.
Kolostrum, içeriğindeki büyüme faktörleri ile bağırsağın olgunlaşmasını sağlar.
Kolostrum, Vitamin A' dan zengin yapısı ile enfeksiyonlara ve göz hastalıklarına karşı koruyucudur. 

İlk 6 ay yalnızca anne sütü ve 24 aya kadar anne sütüne devam!

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ESPGHAN ve AAP'nin ortak kararı şu yönde:
İlk 6 ay yalnızca anne sütü verilmeli. Anne sütü en az 12 ay verilmek üzere 2 yaşına kadar verilmeye devam edilebilir.



Emzirdikçe sütünüz artar!
Emzirmek, anne ve bebek arasındaki duygusal bağın fiziksel görünümüdür.
Emzirme seansları anne ve bebek arasında kutsal anlar yaşanmasını sağlar.
Bunların yanı sıra ise emzirmek anneyi bir başka gebelikten de korumaya yardımcıdır.
Emzirdikçe annenin sütü artar. Ve emziren anneler doğum sonrası fazla kilolarını çok daha rahat verebilirler. Eğer sütünüz az geliyor ise veya gelmiyor ise korkmayın, bebeğinizi emzirmeye devam edin. Bebeğinizin ağzı sizin için uyarıcı bir faktördür.



Anne sütü besleyicidir.
Anne sütü kolaylıkla sindirilir.
Anne sütü enfeksiyonlara karşı korur.

Anne sütü ile beslenmenin her 1 aylık artışı obezite riskini %4 azaltmaktadır.
Yani anne sütü ile beslenmenin daha düşük beden kütle indeksi ile ilişkili olduğu saptanmıştır.
Bu da şuradan ileri gelmektedir, sevgili okurlar:

Anne sütünde leptin, ghrelin, obestatin, adiponektin gibi hormonlar bulunur.
Leptin hormonu iştah kontrolünü sağlayan hormondur. Bu sayede anne sütü ile beslenen bebekler kendi besin alımlarını kontrol edebilirken, mama ile beslenen bebeklerin besin alımları anneleri tarafından kontrol edilir. Bu da mama ile beslenen bebeklerin ileri ki yaşamlarında kilo sorunları ile karşılaşmalarına sebep olabilir.

Aynı zamanda anne sütü yerine mama ile beslenen bebekler daha yüksek insülin düzeylerine sahiptirler ve insülin ile yağ depolanması da artmaktadır.

Ve yine ilk 1 yaşta bebeklerin yüksek protein içerikli besinlerle beslenmeleri ileri ki yaşamlarında obeziteye yol açabilmektedir. İnek sütünün ilk 1 yaşta önerilmemesinin bir nedeni de yüksek protein içeriğidir.

Annenin gebelik ve emziklilik sürecinde beslenmesi bebek için son derece mühimdir. Örneğin anne şekerli besinleri çok fazla tüketiyorsa bebeğin damak zevki bu yönde gelişebilmektedir bu da yine bebek için ileri ki yaşantısında sağlık sorunu olarak ona geri döner.
Yine örneğin anne, gebelik ve emziklilik sürecinde çeşitli sebzeleri tüketmiş ise tamamlayıcı beslenmeye geçildiğinde bebeğinde farklı sebzeleri kabul etmesi daha kolay olmaktadır.



Tamamlayıcı beslenmeye geçildikten sonra biberon yerine kaşık kullanmanız bebeğinizin damak yapısının gelişimi açısından çok daha faydalı olacaktır.

Anneler ve anne adayları, minik yavrunuzu korumaya kendi beslenmenizle ve onun beslenmesiyle başlayabilirsiniz. Bunun için size minnettar kalacaktır.
Benden şimdilik bu kadar sevgili okurlar :)
Hepinize kucak dolusu sevgiler, kendinize iyi bakın...

11.9.14

Sağlıklı Kemikler İçin, Süt İçin :)

Bayanlar, Baylar
Sevgili Çocuklar
Biraz önce ne yaptım biliyor musunuz?
Şöööyle bir koltuğa yaslanıp sade bir Türk Kahvesi içtim.
 Ve çocukluğumda sütün tadını sevmediğim için, annemin sütüme bir tutam kahve atıp getirdiği günleri anımsadım.
Sonra da dedim ki ''Hadi kalk İzan yeni bir post çıkaralım.''
Evet evet aynen böyle oluyor bu yazıların ortaya çıkışı. Yazmak için zorlamıyorum kendimi. Başlarda zorlamadım değil ama baktım ki öyle olunca, yeni yazı çıkarmayı bırakın, parmaklarımdan ekrana tek bir düzgün cümle dökülmüyor. Ben de amaaan dedim, ne var sanki böyle yapınca iyi mi oluyor saatlerce oturup ekrana bakıyorum boş boş. En sonunda bıraktım bende.
Bazen bazı şeyleri sadece öyle bırakmak, yapabileceğinizin en iyisi oluyor. Yükünüz hafifliyor, rahatlıyorsunuz, gevşiyorsunuzzz..... Amaaan çenem de düştü mü düşüyor ne yazacaktım ben sahi?
Hah, hatırladım.
SÜT :)
Keyifli okumalar efendim :)

Aslına bakarsanız ben süt dedim de asıl konumuzzzz :)

KALSİYUM

Kalsiyum denince aklıma hemen süt içen hamile bir kadın, süt içen minik bir bebiş, süt içen ton ton bir nine geliyor benim.
Çünkü kalsiyuma en çok ihtiyacı olanlar onlar. Kadınlar ve çocuklar.
Ama beyler de okumalı ki bu yazıyı sevdikleri kadınlar ve çocuklarla daha sağlıklı ve uzun bir yaşam geçirsinler.




Yaşam boyu vücudumuzda yapım ve yıkım olayları sürekli olarak devam etmektedir.
30 yaşına kadar olan süreçte yapım olaylarının hızı yıkım olaylarından daha yüksektir. Çünkü büyüme devam etmektedir.
Ancak yaş 30 olduktan sonra bu olay tersine döner. Yıkım olayları artık yapım olaylarından daha fazla olmaktadır.
Böylelikle vücuttan kalsiyum kaybı da başlar.
Önceleri yıkım hızı yavaş iken kadınlarda menopoz ile bu hız artar. Kemikten geri çekilen kalsiyum, fosfor, potasyum ve azot idrarla dışarı atılır.
Kalsiyum kaybı kadınlarda erkeklerden daha hızlıdır ve 70 yaşına gelmiş bir kadının 20 yaşındaki haline oranla vücudunda kalan kalsiyum %55-60 iken erkeklerde bu oran %80 civarıdır.

Kemik ve kaslardaki bu kayıplar yaşlılık döneminde boy kısalması, kemiklerin kırılabilme riskinin artması, deri altı tabakanın incelmesi, diş kayıpları, bacaklarda eğrilikler ve kamburlaşma gibi sonuçlar meydana getirir.

Kas ve kemik bütünlüğünün sürdürülmesi açısından uygun ve düzenli fiziksel aktivite önemlidir.



İnsan vücudundaki kalsiyumun %99'u iskelette bulunur.
Kemiğin gelişimi ve sağlığının korunmasın için başlıca faktörler, yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı, fiziksel aktivite, seks hormonları ve kalıtımdır.

D vitamini, kalsiyum emilimini artırır ve kalsiyumun kemiklerde depolanmasına yardımcı olur.

Bu yüzden de her gün bebekler cam açıkken yarım saat güneş ışığı alan pencereye çıkartılmalı veya açık havaya çıkartılmalıdır. Bu süre zarfında elleri ve yüzü örtülü olmamalıdır.
Aynı şey yetişkinler içinde geçerlidir.

Daha sağlıklı kemiklere ve daha dinç bir yaşlılığa sahip olmak isteyen her kadın mutlaka ve mutlaka 1 bardak sabah ve 1 bardakta gece olmak üzere şekersiz, soğuk, light sütünü içmelidir. 


1 bardak sütte yaklaşık 250 mg kalsiyum bulunur.
1 bardak yoğurtta yaklaşık 250 mg kalsiyum bulunur.
1 porsiyon (30 gram) beyaz peynirde yaklaşık 100 mg kalsiyum bulunur.

Gençlik döneminde günlük kalsiyum ihtiyacı yaklaşık 1000-1200 mg iken 50 yaş üstünde bu değer 800-900 mg'dır. Hamile bir kadının günlük kalsiyum ihtiyacı ise 1000 mg'dır.

Bir genç kızımız günde 2 bardak süt içer, 1 bardak yoğurt ve 1 porsiyonda beyaz peynir tüketirse 850-900 mg civarı kalsiyum almış olur, geri kalan miktarı da diyetindeki sebze ve meyvelerle tamamlayabilir.

Aynı şekilde yaşlı bir kadın günde 2 bardak süt/yoğurt tüketse 1 porsiyon beyaz peynirini de yese, 600 mg kalsiyum almış olur geri kalanını da diyetindeki sebze ve meyvelerle tamamlayabilir.

Süt ve süt ürünleri kadınların hayatında çok çok mühim bir yere sahip.
O yüzden en iyisi mi içelim güzelleşelim hanımlar ;))

Kucak dolusu sevgiler, bol kalsiyumlu günler sizin olsun :)