31.10.16

Çocukluğumun Meyvesi: Amme (Trabzon Hurması)

Efendim yine yeniden merhabalar
Nasılsınız görüşmeyeli?
Ben iyiyim.
İyi olmak için çaba sarf ediyorum en azından ve başarıyorum da galiba
İyi olmak önemli
İyi kalmak önemli
Olumsuzluklara kulak asmamak, birinci kural bunun için
İkincisiyse size iyi gelen şeyleri bulup çıkarıp karşınıza oturtmak :)
Bazen de ufak yardımlar öyle işe yarıyor ki
Misal bana cümleleri iyi gelen insanlar var, hem de bazılarıyla hiç tanışmamış
olmamıza rağmen :)
O yüzden ben buna sonuna kadar inanıyorum, çağırdığımız şeyin gelip bizi bulacağına yani
Her neyse aman ne çok konuştum yahu
Birinizde ''ee gir hadi konuya demiyorsunuz''
Dediniz mi yoksa? :))
Neyse ben başlıyorum o halde
Bu yazının konusu benim için çok kıymetli.
İlk kez anneannemin evinde tanıştığım ve çocukluğumun en güzel meyvesi olur kendisi
(Hala da ağacını görünce dadanırım o ayrı mevzu tabi:) )
Amme, bilir misiniz ammeyi?



Bilmezseniz hiiiiçç şaşırmam çünkü bizde amme dense de başka yerde diyenini
 pek duymadım.
Anne tarafımın göçmen olmasıyla alakası var mı bu işin bilemiyorum, şuan aklıma geldi zaten bu da
Bir kaç göçmen arkadaşım daha var onlara sorayım en iyisi ben bunu :)
 Aranızda varsa bu konuda fikri olan yorum olarak beklerim :)
Şu halde ben Trabzon Hurması diyeyim siz Cennet Elması, ben Cennet Hurması diyeyim siz Japon Elması anlayın, hepsi aynı kapıya çıkıyor neticede :)
Gaziantep'te mesela sadece hurma denilir, ilk duyduğumda baya şaşırmıştım, hurma denince benim aklıma gelen Medine Hurması oluyor çünkü, o turuncu, leziz mi leziz meyve, benim için amme :))



Japon Elması denmesinin sebebinin aslında bu meyvenin anavatanının Çin ve Japonya olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Ülkemizde ise kıyı şehirlerinde Antalya, Hatay, Mersin ve tabi ki Karadeniz'de üretimi yapılmaktadır.
Trabzon hurmasının meyve yaprakları Uzakdoğu ülkelerinde tıbbi ilaç ve bitkisel çay olarak tüketilmekteymiş. Ünlü Japon yemeği 'Sushi' nin bazı çeşitlerinin hazırlanmasında ve tanence zengin çeşitlerin ham meyvelerinden elde edilen özün, boya ve ilaç sanayiinde değişik amaçlarla kullanıldığı da bir gerçek. Örneğin Japonya' da keresteler 'kaki-shibu' adı verilen ham trabzon hurması meyvelerinden üretilen boya ile kaplanmakta ve daha uzun ömürlü olmaları sağlanmaktaymış.
İsrail'de Hebrew Üniversitesi'nin araştırmalarına göre Trabzon Hurmasının yüksek tansiyonu düşürme ve kan yağları üzerinde olumlu etkisinin olduğuna dair bilgilerde bulunmakta.
Bununla birlikte güçlü bir antioksidan ve antibakteriyel etkilere de sahip.

Şimdi ben leziz bir besin dedim ancak aslında ammenin sevmeyeni de çok fazla.
Çünkü içerisinde çayda da bulunan tanen var ve miktarı oldukça yüksek, olgunlaşmamış bir amme yiyorsanız ağızda burukluk hissine sebep oluyor ve ilk kez deneyenler bunu ''değişik'' olarak tanımlayabiliyor :) Ancak meyve olgunlaştıktan sonra tanen kayboluyor ve tamamen yumuş yumuş, tatlıdan farksız bir besine dönüşüyor :)
Hatta iki türü vardır ammenin, bir çikolatalısı bir de sadesi :)
Çikolatalı da neyin nesi demeyin kimisinin içi kahverengili olur ve daha tatlıdır, onlara çikolatalı deniirr ;))



Hani bir söz vardır ya, güzel olan ne varsa zararlı diye işte Trabzon hurması içinde bu cümleyi şöyle söyleyebiliriz, güzel olan ne varsa kalorili :)
1 porsiyon meyveye eşdeğer gramaj miktarı ne yazık ki 50 gram.
Asıl kötü haber şu ki bizim gözümüze küçük görünen avcumuzu ancak dolduran bir ammenin gramajı ortalama 150 gram, yani 3 porsiyon meyveye eşdeğer.
Ve şeker oranı yüksek bir meyve olduğu için diyabet hastalarında dikkatli tüketilmesi gereken bir meyve. Diyabette diğer meyveler içinde geçerli olduğu gibi ammenin de olgunlaşmamış olanları tercih edilmeli ve 1 porsiyonunun 1/3 orta boy amme olduğu unutulmamalıdır.
Bir uyarım da böbrek hastalığı olanlar için, 100 gram Trabzon Hurması 310 mg potasyum içerdiği için eğer potasyumdan kısıtlı bir beslenme planı uyguluyorsanız, bu sizinde dikkatli tüketmeniz gereken bir besin.
Bununla birlikte beslenmenizde amme bulundurmak için iyi bir sebebiniz de var tabi ki, 100 gram amme 66 mg C vitamini içerir. 19 yaştan itibaren sağlıklı bir bireyin günlük C vitamini ihtiyacının  90 mg olduğunu düşünürsek 50 gram amme ile bu ihtiyacın 1/3'ünü karşılamak mümkün.
Ayrıca Trabzon Hurması iyi bir lif kaynağı olmasının yanı sıra kabuğundaki pigmentler sayesinde tümör önleyici etkilere de sahip.

(Not olarak şunu düşmek istiyorum, ''Ben Vikipedi'den baktım ama 100 gram Trabzon Hurması, 70 kalori ve 161 mg potasyum içerir, yazıyor'' demeyin. Çünkü Vikipedi güvenilir bir kaynak değildir. Doğru bilgiler olduğu kadar yanlış bilgilere de sıklıkla rastlıyoruz, özellikle besinlerin enerji değerleri ve içerikleriyle ilgili. Benim size yukarıda verdiğim değerler Mayıs 2016'da revize edilmiş değerlerdir.)

Trabzon Hurmasını sadece bu aylarda değil her vakitte tüketmek istiyorum diyorsanız bunu meyveyi kurutarak veya derin dondurucuda saklayarak yapabilirsiniz.

Bonus: Kaşıkla ezdiğiniz veya blenderdan geçirdiğiniz Trabzon Hurmasına 1 çay kaşığı kakao ve 2 tam ceviz içi ekleyerek hoş bir tatlı elde etmeniz mümkün. :)



Turuncunun enerjisi üzerinizde olsun, Kasım ayınız hayırlara vesile olsun efendim :)
Öperim, yazılarımı okuyan gözlerinizden :)
Sevgiyle kalın...

Daha fazlası için: www.izanisik.com

25.10.16

Mersin Bitkisi

Herkese merhabalar,
''Evlerinin Önü Mersin'' türküsünde geçen evi buldum bu hafta sonu ve hemen fotoğraf çekindim mersin yazıma görsel olsun diye :)
''Evlerinin Önü Mersin'' bir zeybek türküsü olduğundan dolayı, bende zeybek aşığı bir insan olduğumdan dolayı -Ege'de doğacakmışım ben yanlış olmuş orası kesin :)- benim için en sevdiğim türküler sıralamasında ilk üçte yer alıyor.
Şuraya da hemencecik bir video linki bırakıyorum ki o arka fonda çalarken sizlerde yazıyı okuyabilesiniz ;)

Not: Tolga Çandar'dan dinlemeyi de çok seviyorum bu parçayı ancak ilk tercihim Özdemir Erdoğan oluyor ;)

Mersin Bitkisi




Mersin; kışın yaprağını dökmeyen, ağaç veya ağaçcık formunda 5 metreye kadar uzayabilen, daha çok Akdeniz iklimine sahip Ege, Marmara ve Akdeniz bölgesinin sahil kesimlerinde doğal olarak maki formunda yetişen tıbbi ve aromatik bir bitkidir.  
Benim için ise çocukluğumda iğdeyle karıştırdığım ama buna rağmen ilk mersin yediğim günü ve anı unutamadığım çok hoş kokulu yaprakları olan bir meyve, mersin.
Latincesi Myrtus communis L. olan mersinin beyaz renkli olanına ''murt'', yabanilerine ise “çakal” da denilmekteymiş.
Mersin bitkisinin meyveleri küçüktür. Ancak bunların arasında, nispeten iri meyvelere sahip olan siyah meyveli tipler de vardır. Özellikle son yıllarda yüksek antioksidan kapasiteleri nedeniyle diğer siyah renkli meyvelerde olduğu gibi siyah mersine, kırmızı mersine ve yaban mersini adıyla bilinen maviyemişe (blueberry) ilgi hayli fazladır.



Siyah mersinin taze meyvelerine, Antalya'da semt pazarlarında Aralık-Şubat döneminde sıklıkla rastlanmak mümkün. Ancak taze meyvesinin raf ömrü uzun olmadığı için reçel, marmelat yapımı gibi yöntemlerle veya kurutma yöntemiyle daha uzun süre kullanılması sağlanmaktadır.
Ayrıca mersin bitkisi üzerine çalışmalar yapan bazı araştırmacılar İtalya’da
olduğu gibi siyah mersin meyvelerinden yapılacak mersin likörünün de önemli bir potansiyel
değerlendirme şekli olduğunu düşünmektedirler.

Mersin bitkisinin iri beyaz meyveli olanları daha çok taze olarak tüketilmektedir. Çünkü beyaz meyveli olanlar, hasat edildikten sonra aynı gün pazarlanmak durumundadır, aksi takdirde 
meyveler berelenmiş gibi rengi değişmeye ve kararmaya başlar. Bu da ürünün görselliğini olumsuz etkiler. Anlayacağınız, beyaz meyvelerin raf ömrü daha da kısadır o yüzden siz de bir mersin bitkisi bulduğunuzda dalından yiyiniz efenim :)


Mersin Üzerine Yapılan Çalışmalar
Mersinden elde edilen oligomeric acylphloroglucinol bileşiklerinin, kolesterol oksidasyonundan koruyucu etkiye sahip olduğu bulunmuştur (Rosa ve ark., 2008).

Ülkemizde yapılan çalışmalarda mersin yağının Salmonella (Gündüz ve ark., 2009) ve Escherichia coli (Sağdıç ve ark., 2002) patojenlerini inhibe edici etkilere sahip olduğu görülmüştür.

Mersinde bulunan myricetin maddesi sayesinde diyabetik tavşanların böbrek fonksiyonlarında bir iyileşme saptanmıştır. Benzer olarak mersin yapraklarındaki uçucu yağların normal tavşanlarda bir etkiye sahip olmamasına karşın diyabetik tavşanlarda hipoglisemik (kan şekerini düşürücü) etkiye sahip olmaktadır (Sepici ve ark., 2004). 
Ülkemizde mersin bitkisinden elde edilen uçucu yağların başlıca  bileşenlerinin, limonene, alpha-pinene, linalool ve linalyl acetate olduğu, güney sahillerimizden toplanan mersin bitkilerinde uçucu yağ veriminin daha yüksek olduğu saptanmıştır (Akgül ve Bayrak, 1989).

Mersin yapraklarından çıkarılan en önemli aktif maddeler myricetin ve myrtucommulone’dir. Bu maddeler antioksidan özellikleri nedeniyle oksidatif stresi önlemesinin yanı sıra, gram pozitif bakterilere karşı aktiftir. Ayrıca iltihap önleyici etkiye sahip olduğu ve kanser hücreleri üzerinde öldürücü etkisi olduğu konusunda bulgular saptanmıştır.
Son yıllarda, mersinin insan sağlığı üzerine olumlu etki yaptığını ispatlayan yukarıdakine benzer yayınlar sayesinde mersine olan talep artmıştır. 



Mersinin Sağlık Üzerine Etkileri

Buraya kadar okuduklarınızdan da anlayacağınız üzere beyaz mersin çok işlevsel olmamakla birlikte siyah mersin ve 
yaban mersini dediğimiz mavi yemiş antioksidan kapasitesi yönünden, C ve E vitaminleri yönünden zengindir. Antioksidan meyvelerin genel özelliği, hastalıklara karşı koruyucu etkisiyle bağışıklık sistemini desteklemesidir.
Bununla birlikte bu mersin türleri içerdikleri yüksek lif oranıyla da bağırsak dostu meyvelerdir.
Kuru yaban mersini tüketilecekse 1 porsiyon meyve ölçüsü 2-2,5 yemek kaşığıdır.
Taze yaban mersini tüketilecekse 1 porsiyon meyve ölçüsü 1 su bardağı kadardır.
''Her gün tüketin, çok sağlıklı, mucize besin'' gibi bir durum yok ortada, kaldı ki hiç bir besin tek başına mucize yaratmaz unutmayalım lütfen, beslenmenizde çeşitlilik yaratmak, alternatif sağlamak ve özellikle tazesini bulduğunuzda mevsiminde tüketmek önemli noktalar sevgili okuyucum.
Bugünlük de benden bu kadar, kendinize çok çok iyi bakın...
Sevgiyle kalın...

Daha fazlası için: www.izanisik.com

13.10.16

İncir Uyutması

Merhabalar sevgili okurlarım,
Nasılsınız görüşmeyeli?
Umarım iyisinizdir, değilseniz de zaten bu yazıyı okuduktan sonra olacaksınız ;)
Çünkü size çok güzel bir tatlı tarifi vereceğim.
Aslına bakarsanız bu benim kendi uydurduğum -evet canıımm uyduruyorum ben onları :))- bir tarif değil ama denemek istediğim, güzel olacağını düşündüğüm bir tarifti ve nihayetinde sizlerle de buluşturmaya karar verdim.
Haydi kapın kuru incirlerinizi de bir güzel uyutalım ;))



İncir Uyutması (6 kişilik)

Malzemeler:

14-15 tane bebe kuru incir (140 gram)
500 ml yarım yağlı süt
1 çay kaşığından az tarçın

Yapılışı:

Öncelikle bebe incirlerimizi bir kaseye alıyor ve üzerini geçecek kadar kaynamış sıcak suyu ekliyoruz ve 1 saat bu şekilde bekletiyoruz.
Daha sonra yumuşayan incirlerin saplarını ayırarak bir tahta üzerinde küçük küçük doğruyoruz.
500 ml sütü bir tencerede ısıtıyoruz fakat kaynatmıyoruz. Parmağınızı yakmayacak şekilde ısıtmak yeterli.
Sonrasında ise ocaktan aldığımız süte, doğradığımız incirleri ve 1 çay kaşığından az tarçını ekliyor, karıştırıyoruz.
Bir el blenderi yardımıyla bu karışımı pürüzsüz hale getirdikten sonra kaselere paylaştırıyoruz.
Ve bu şekilde 1 saat oda sıcaklığında uyutuyoruz yani bekletiyoruz :))
Sonrasında ise buzdolabında soğutarak servis ediyoruz.



Şekilli anlatım yaptım size :))



 
Tarif 6 kişilik olup 1 porsiyon incir uyutması 106 kkal'dir.
Afiyetler olsun :)

Daha fazlası için: www.izanisik.com

4.10.16

Emziklilik Dönemi Beslenmesi

Herkese merhabalar,
Biliyor musunuz içinde bulunduğumuz hafta (1-7 Ekim) Emzirme Haftası.
O yüzden de bu yazının konusu emziren annelerimi ve onların en büyük destekçisi eşleri başta olmakla birlikte süt yapsın diye çevrelerinde bulunan ve emziren annelerin ağızlarına bir lokma fazla koymayı kendine gaye edinmiş herkesi ilgilendiriyor :)
Biliyorum, anlıyorum sizlerde iyi bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. Ancak emziren annelere yardım etmek sizin için en önemli amaç ise onu rahatlabilir ve bebeğiyle ilgilenirken yapamadığı başka işlerini yaparak bu desteği sağlayabilirsiniz.

emziren anne ile ilgili görsel sonucu

Dünya Sağlık Örgütü der ki; bebekler ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenmelidir.
 Sonrasında ise 2 yaşına kadar tamamlayıcı besinlerle birlikte bebeğin anne sütü alması sağlanmalıdır.
Çünkü tek başına anne sütü bakteri, virüs, parazitlerle teması azaltarak enfeksiyonlardan korur, gastrointestinal mukoza ve bağırsak mikrobiyatasının gelişimini teşvik eder. Bağışıklık sistemini destekler ve özellikle alerjik hastalıklara karşı koruyucu özellik taşır.

Emzirirken doğru pozisyonda emzirme ve anne ile bebek arasında göz teması kurulması çok önemlidir.


1) Bol Su 
Ben size bir şey söyleyeyim mi en güzel ve en doğru ''süt yapar'' tanımı sadece bunun için geçerlidir aslında; bol bol su içmek. Emziklilikte ortalama 3-3,5 litre su içilmelidir.
Tabi sıvı alımını artırmak adına hoşaflar, taze sıkılmış meyve suları, ayran, süt, komposto gibi seçeneklerde tüketilmelidir.

2)Dengeli ve Düzenli Beslenme
Emziren annelerin beslenmesinde tüm besin gruplarının tüketildiği öğünler olmalıdır.
 Sadece ekmeğe veya sadece ete yönelmek yanlış bir beslenme örüntüsünü meydana getirir.
 Bu yüzden 4 temel besin grubunun bulunduğu beslenme tabağı göz önünde bulundurularak menüler oluşturulmalıdır.

besin tabağı ile ilgili görsel sonucu

3) Emzirdikçe Süt Artar
Bir diğer önemli gerçekte budur.
Benim canım annem, ne kadar çok emzirirsen o kadar çok sütün olur çünkü oksitosin refleksi süt boşalımını sağlar ve bu da çok emzirmeyle tetiklenir.

4) Günlük Kalori Alımı
100 ml süt yapımı için 70 kkal enerji gerekir. Dolayısıyla günde 750-800 ml süt salgılayan sağlıklı bir annenin 525-550 kkal ek enerji alması gerekir.
Diyetisyen tarafından kişiye özel hesaplanan günlük kalori değerinin altında beslenilmemelidir.

5) Emziklilikte Ağırlık Denetimi
Gebelik sonrası dönem alınan kiloların kaybedilmesi için çok uygun bir zamandır. Ve özellikle emzirme bu aşamada kilo kaybını kolaylaştıran etmenlerden birisidir.

6)Haftada 2 Kez Balık
Anne beslenmesindeki çoklu doymamış yağ asitleri yenidoğan bebeğin beyin ve retina gelişimi için önem taşır. Bu sebeple haftada iki kez buğulama, ızgara veya fırınlama tekniğiyle balık tüketilmelidir.

7) Gaz Yapıcı Besinler
Gaz yapan besinler anne sütüyle bebeğinde gaz problemi olmasına sebebiyet verebilir. Dolayısıyla bu besinler tespit edilmeli ve tüketilmemelidir.
Annenin yemeklerde kimyon kullanması bebeklerin gaz şikayetinin azalmasına yardımcı olur.

emziren anne ile ilgili görsel sonucu

8)Anne Sütünün Bebeğe Etkileri
Bebeğin gelecek yaşamında obeziteyle birlikte bir çok kronik hastalığa yakalanma riskini azaltır.
Anne sütünün içeriğindeki büyüme faktörleri sayesinde yeterli düzeyde anne sütü alan bebekler daha sağlıklı büyürler.
Annenin beslenmesinde çeşitlilik sağlaması tamamlayıcı beslenmeye geçildiğinde bebeğin yeni besinleri daha kolay kabul etmesini sağlar.
Bebekler anne sütünü tamamen sindirebilir ve içeriğindeki protein %100 oranında kullanabilirler.
Emzirme ile anne ve bebek arasında inanılmaz duygusal bir bağ oluşur.
İlk süt denilen kolostrumu doğduktan hemen sonra alan bebekler içeriğindeki etmenler sayesinde bağışıklıklarını güçlendirirler.

9)Emzirmenin Anneye Etkileri
Emzirme anneyi dinlendirir, gevşemesini ve rahatlamasını sağlar.
Gebelik öncesi ağırlıklarına daha kolay kavuşurlar.
Meme kanseri, rahim kanseri, anemi gibi hastalıklara yakalanma riskini düşürür.
Emzirmenin anneyi yeni bir gebelikten korur düşüncesi olsa da bu %100 bir etki değildir, korunmak önemlidir.
Her emzirme sonrası anne 1 bardak sıvı  tüketmelidir.

10) Süt yapsın diye şekerli ve yağlı besinlere yönelmek ne kadar yanlışsa özellikle ilk 3-4 ay zayıflamak adına yediklerinizi azaltmakta o kadar yanlıştır, sevgili annelerim.
Lütfen bu süreçte profesyonel destek alınız.

Sevgiyle kalın...

Daha fazlası için: www.izanisik.com