19.1.16

Doğru Diyet Nasıl Yapılır?

Büyük küçük, kadın erkek, zengin fakir… demeden herkesin ortak sorunu hiç şüphesiz ki fazla kilolar.Biliyoruz, merak ediyorsunuz; kimi dinlesek, hangi birini yapsak söylenenlerin. 
Haklı mısınız? Evet, kesinlikle haklısınız.
 Diyetisyen olmadığı halde diyetisyenliğe özenen, kendince bir diyet uygulayıp bir ayda verdiği on kilo (ki bunun sağlıksız bir kilo kaybı olduğunu bilmeyen) sayesinde bu işin uzmanı kesilen, kişiye özel hazırlanmış bir diyeti paylaşımcı ruhuyla konusuna komşusuna dağıtan insanlarımız oldukça bu ortak sorun hiçbir zaman tam manasıyla çözülemeyecektir. 

Bunun için bugün burada, bir elimizde makas bir elimizde kurdelemiz ile sağlıklı bir diyet programının kapılarını Fitonya-Dietos ortaklığında sizler için açıyoruz, açıyoruz, açççtttıııkkkk.Buyurun bakalım içeride neler varmış.

Şüphesiz ki arama motorlarının en çok arananları arasında ‘’diyet’’ kelimesi var. ‘’Diyet’’ yazıp arattığınızda 0,34 saniye içerisinde 5.860.000 tane sonuç karşınıza geliyor. İnanmayan bakabilir. :)
‘’Diyet’’ denilince çoğumuzun aklına ‘’kısıtlanmak, aç kalmak, yasaklar, zor zamanlar’’ gibi olumsuz kavramlar geliyor değil mi?

Peki aslında diyet nedir ve nasıl yapılmalıdır?
En basit tanımıyla diyet yapmak, bireyin sağlıklı bir şekilde yaşam tarzında değişikliğe gitmesidir.
Bu durumda aklımıza ikinci bir soru geliyor. Sizin yaşam tarzınız ile en yakın arkadaşınızın, annenizin, kardeşinizin veyahut şu çok meşhur komşunuzun oğlunun yaşam tarzı bir midir?
Cevap, tabi ki bir değil olacaktır. O halde herkes için tek bir diyet var mıdır ve bunu uygulamak ne kadar doğrudur?
Fazla düşünülecek bir soru değil aslında, cevabı net; DİYET BİREYE ÖZGÜDÜR.
Çünkü her bireyin metabolizması, günlük aktivite düzeyi, vücudunun tükettiği besinlere karşı olan toleransı farklıdır.
İşte bizler bu noktada devreye giriyor, gündemi oldukça meşgul eden popüler diyetlerden farklı olarak bilimsel veriler ışığında ‘’her diyet herkese uymaz’’ diyoruz. 
Ancak son dönemlerde her kafadan farklı bir ses çıkıyor bu konuda. Televizyonu açıyoruz, beslenme uzmanlığıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan kişiler beslenmeyi anlatıyor; kitapçıya gidiyoruz, herhangi bir bilimsel kanıta dayanmayan bilgiler kitap haline getirilmiş rafları süslüyor; interneti açıyoruz, her sayfada sözde mucize bir diyetin reklamı karşımıza çıkıyor. 
Üzgünüz, size bir ayda on kilo verdirecek bunu yaparken de sağlığınızı bozmayacak mucizevi tek bir diyet veya besin yok!
Biz piyasada bu şekilde yer almış diyetleri, ‘’kaş yapayım derken göz çıkaran diyetler’’ olarak tanımlıyoruz. Gelin, hep birlikte son dönemlerde popüler diyet olarak tabir edilen birkaç diyeti irdeleyelim.


Alkali Diyet Nedir?
Kısaca anlatmak gerekirse et, süt, şeker, kafein, alkol, yapay ve işlenmiş yiyeceklerden kaçınarak daha fazla taze sebze-meyve ve kuru yemiş tüketimi ile vücudun pH seviyesini dengede tutmayı amaçlayan bir diyettir.

Vücudumuzdaki hücrelerin çalışması nötr ortamlarda olur. Ancak vücudumuz bu sıvıların nötr ortamda tutulması için hiçbir şeyden etkilenmeyen bir denetim mekanizmasını zaten bulundurur.
Diyetinizde çok fazla asit veya baz oluşturan yiyecek bulunsa dahi kanın asit veya alkaliye dönüşme durumu söz konusu bile olamaz. Çünkü bu tıbbi bir kuraldır.
Alkali diyetin dayanağı olabilecek ve uzun süre uygulanmasını destekleyecek hiçbir bilimsel veri ve çalışma yoktur.
Alkali diyetin uzun süre kullanımı özellikle demir, çinko ve kalsiyum eksikliğine sebep olmaktadır.
Demir eksikliğine bağlı aneminin; çinko eksikliğine bağlı cilt, deri ve saçlarda sağlık sorunlarının; kalsiyum eksikliğine bağlı kalp rahatsızlıklarının, diş ve kemik problemlerinin ortaya çıkmasını kaçınılmaz kılar. 
Peki bununla bitiyor mu, hayır. Bu diyet B12 vitamini aldığımız eti, B vitaminlerinin çoğunu aldığımız, özellikle milletimizin ana besini olan, ekmek ve tahıl grubunu da sofralarımızdan kaldırmamızı söylüyor. Ve bunun sonucunda da B12 yetersizliğine bağlı unutkanlık, alzheimer gibi farklı sağlık problemleri ortaya çıkıyor.


Şimdi gelelim meşhur Dukan Diyetine...
Bu diyet o kadar meşhur oldu ki aynı mantığa dayanan sadece isimleri farklı birçok diyet var. Atkins ve Alan diyetleri bunlardan sadece iki tanesi.
Peki bu diyetlerin mantığı ne?
Hepsi de düşük karbonhidrat ve yüksek protein tüketimiyle insanlara zayıflamayı vaat ediyor.
Millet olarak hatta biraz daha genişletirsek insanlık olarak maalesef hızlı kilo vermeye fazlasıyla meraklıyız. 
Ancak bu diyetler uzun süreli yapıldıklarında metabolizmada ters etki yaratıyor ve vücut her şeyi depolamaya başladığı için tekrar kilo almaya da başlıyor.
Keşke sadece bu kadarla kalsaydı. Bu diyetleri uygulayan kişiler zihinsel, ruhsal ve bedensel sağlıklarını tehlikeye atıyorlar, kalplerinin ve böbreklerinin mahvolmasına sebep olarak, ölümlerine kadar gidebilecek, sonuçlarını bilmedikleri bu diyetleri zayıf görünebilmek uğruna kulaktan dolma bilgilerle bilinçsizce uyguluyorlar.

Neden işe yarıyor?
Yüksek protein, metabolizmanın daha hızlı çalışmasına neden olur. Glikojen depoları bittiğinde vücut, kan şekeri dengesini sağlamak için doku yıkımı başlatır, protein ve yağlar enerji için kullanılmaya başlanır. Diyette karbonhidrat sınırlandırılıp, protein artırıldığı zaman ise direk doku kaybı başlar ve yağ kaybı çok çok azdır. 
Oysaki sağlıklı olarak kilo verirken temelde istenen, verilen kiloların yağdan verilmesidir. İşte size bu diyetlerin sağlık ve beslenme bilimiyle ters düştüğü bir nokta daha.
Bu diyetlerin risklerini ise şöyle sıralayabiliriz: Kalsiyum ve sodyum atımının artışına bağlı sıvı-elektrolit dengesi bozuklukları, yine kalsiyum atımının artışı ile osteoporoz riski, kalp sorunları, bilinç bozukluğu, bulantı, uykusuzluk, yorgunluk, güçsüzlük…
Aynı zamanda bu diyetler yüksek et, düşük sebze-meyve içerdikleri için uzun sürede kemik kaybı sebebidirler.



Şimdi tüm bu diyetleri unutun. Size bilimsel veriler ışığında sağlıklı bir diyetin nasıl olması gerektiğini basit birkaç cümleyle açıklayalım.
Sağlıklı beslenme, kişinin yaşına, cinsiyetine, fiziksel aktivite durumuna ve tabi ki metabolizmasına uygun enerjiyi sağlayacak, %50-60 karbonhidrat, %12-15 protein, %30 yağ içeriğine sahip, vücut için elzem vitamin ve mineralleri içerisinde bulundurandır. Sağlıklı beslenmede besin çeşitliliği esastır. Çünkü her besin kendi özel içeriğine sahiptir. Tek bir çeşit besin tüketerek vücut için gerekli olan tüm besin öğelerini almamız mümkün değildir.
Tüm bu bilgiler doğrultusunda popüler diyetleri incelediğimizde, başta uyulması gereken kurallarla aslında olması gerekenlerin en başından çeliştiğini açık bir şekilde görüyoruz.
Bu diyetlerin başlıca hataları karbonhidrat, protein ve yağ içeriklerini, tek bir besin öğesini esas alarak olmaması gereken şekilde değiştirmeleri. Yani bu diyetler ilk cümleden kaybediyorlar.
Burada sorulması gereken soru ise şu: Siz hangi tarafta olmak istiyorsunuz, kaybeden tarafta mı yoksa sağlığın ve bilimin tarafında mı? Karar sizin… :)

Stj. Dyt. İzan IŞIK - Stj. Dyt. Anıl ÖZTÜRK 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder